23 Nisan 1920'de Türkiye milli tarihinin başlangıcını simgeleyen TBMM açılmış, böylece M.K. Atatürk'ün her zaman idealinde bulunan ve Türk milletine yakışabilecek tek yönetim biçimi olan ulusal egemenlik kabul edilmiştir. Bu hususta Türkiye devleti ,benliğini ve özgürlüğünü gölgeleyen karanlıktan kurtulmuş, cumhuriyetle yönetilen her bir günle beraber demokrasi ışığı daha da güçlenmiş, kudretli bir ateşe dönüşmüştür.
Şüphesiz, milli gücün varlığını öngören ve gün yüzüne çıkmasına öncülük eden, aydınlık bir geleceğin ancak ve ancak milli egemenlik ilkesiyle sağlanacağından emin olan M.K. Atatürk, sadece bir asker, devlet adamı ve öğretmen olarak kalmamış; milletimizin kılavuzu, inancı ve umudu olmuştur.
Ebedi Kahramanımızın Türkiye ve Türk milletine olan sonsuz inancının ana damarlarından biri de Türk gençliğine olan sevgisi ve saygısıdır.
Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunu düşünerek, ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz." M. K. Atatürk
23 Nisan 1929'da Mustafa Kemal Atatürk, bu günü tüm dünya çocuklarına armağan etmiştir. Çocuklara ve gençlere olan sevgisini her fırsatta dile getiren Ulu Önder Atatürk'e göre bir devletin yarını,bugünün gençlerine bağlıdır.
Bu şanlı armağan karşısında biz, Türk gençliği olarak M.K. Atatürk'ün aydınlattığı yolda, ideallerini hayata geçirebilmek amacıyla tek bir gün değil, her gün, gece gündüz, dinlenmek nedir bilmeksizin ilerlemeliyiz. Şüphesiz bilim ve sanat tohumlarıyla bu ülkeyi yeşillendirecek, özgür fikirler ve özgün hedefler peşinde ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak olmak, Atatürk'ün biz gençlere vermiş olduğu en şanlı görev ve sorumluluktur.